Ruh Perfume
Güncelleme tarihi: 26 Ağu 2020

Kökü kuru, suya hasret, yaprakları çiçeklenmiş ağaçlar nasılsa öyle kokuyorum. Günışığı delip geçiyor bedenimi. Damarlarımdaki akışkanın hangi organıma ulaşmadığı apaçık.
Gör beni. Alevime tokat gibi değen rüzgârınla yükseldikçe göğe, etrafımızı da yaktık. Etraf yakılmak içindi.
Kırıldığım, döküldüğüm, yağdığım toprak. Zamansız ve sonrasız tam da şimdi deli deli salınmakta.
Yılmış şiirler gibi mırıldandığımız şarkılar kıyılarında geziyor şehrin.
Usul usul geliyoruz sana, konup yamacına silkelemeni bekliyoruz. Tozu dumana katıyorsun, saklayamıyorsun. Çıkıp gidebileceğim bir yol çiziyorsun önüme, kendini bulmaya korkan, kaybolmaya kaybetmeye hevesli diğer taraftan.
Derinlikten gelen parıltıyla görüyorum, dizlerimin dibinde bir oğlan.
Tane tane diziyorum boncuklarını, kafayı kaldırıp konforundan sıyrılsan tam da karşındadır umut.
Solumdaki ışık, ışığını arayan sen. Yalnızlığınım.